-
1 sap gibi
как трости́нка (о ком-л. худом, тощем) -
2 şap gibi
о́чень солёный -
3 şap gibi donmak
= şap gibi kalmak остолбене́ть [от удивле́ния], опе́шить -
4 şap gibi kalmak
-
5 şap gibi yanmak
а) быть в неопределённом положе́нииб) не име́ть подде́ржки -
6 şap
I (-pı)квасцы́alüminyum şapı — алюми́ниевые квасцы́
◊
şap gibi — о́чень солёный, пересолённый◊
şap gibi donmak или şap gibi kalmak — остолбене́ть от удивле́ния, опе́шить◊
şap gibi yanmak — погоре́ть◊
şap hastalığı или şap illeti — вет. я́щур◊
şap kesilmek = şap gibi donmak —◊
şapa oturmak — сесть на мель, оказа́ться в безвы́ходном положе́нии◊
şapa sokmak — поста́вить в безвы́ходное положе́ние◊
ne şap ne şeker — погов. ни ры́ба ни мя́со (букв. ни квасцы́ ни са́хар) IIподражание громкому поцелую, чмоканьюIII (-bbı) аşap diye elinden öptü — он с гро́мким чмо́каньем поцелова́л её ру́ку
1.ю́ноша, молодо́й челове́к2.ю́ный, молодо́й -
7 şap
рукоя́тка (ж) сте́бель (м)* * *I хим.квасцы́alüminyum şapı — алюми́ниевые квасцы́
••- şap gibi- şap gibi donmak
- şap gibi kalmak
- şapa oturmak
- şap gibi yanmak IIподр. - о громком поцелуе, чмоканьиIIIşap diye yanağından öptü — он чмо́кнул её в щёчку
раство́р для насти́ла по́ла ( из мелкого песка и цемента) -
8 sap
рукоя́тка (ж) сте́бель (м)* * *1) бот. сте́бель, стебелёк, но́жкаgülün dikenli sapı — колю́чий сте́бель ро́зы
2) ру́чка, рукоя́тка; дре́вкоbaltanın sapı — рукоя́тка топора́, топори́ще
bıçağın sapı — рукоя́тка ножа́
valizin sapı — ру́чка чемода́на
3) снопsap çekmek — отвози́ть снопы́ на ток
4) ни́тка, вдева́емая в иго́лку ( для одного шитья)••- sap gibi- sapına kadar
- sapına kadar askerdir
- sapla saman karıştırmak
См. также в других словарях:
sap gibi — çok ince Avurtları çökmüş, boynu yakasının ortasında sap gibi kalmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
şap gibi — ağza alınmayacak kadar tuzlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
şap gibi donmak (veya kalmak) — şaşırarak ses çıkarmayacak duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şap gibi yanmak — ortada kalmak, destek bulamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şap — 1. is. 1) İstekle öperken çıkan ses Şap diye elinden öptü. 2) Birden yere düşme veya çarpma sırasında çıkan ses Birleşik Sözler şap şap 2. is., mim. İnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası 3. is., kim., Ar. şabb Alüminyum ve potasyum… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sap — is. 1) Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm 2) Çiçek veya meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak Armudun sapı. Gülün dikenli sapı. 3) Bir aracı tutmaya yarayan bölüm Bir küçük… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sap — tar, rişte, iplik; sap, deste, kulak; edat dir sap sarı gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner — her şey zaman içinde planlandığı gibi gerçekleşmeyebilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ŞAP — (Şep) Kim: Antiseptik bir cisim olup alüminyum ve potasyum sulfatından mürekkep, tadı buruk ve suda tuz gibi erir bir cisim. * Hayvanların ağız ve ayaklarında görülen ateşli, salgın bir hastalık ismi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kök sap — is., bit. b. Süsende olduğu gibi her yıl kök süren ve yer üstüne sap çıkaran, çok yıllık yer altı gövdesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçak — is., ğı 1) Bir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araç Ekmek bıçağı. Sebze bıçağı. 2) Çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç Basımevi bıçağı. Birleşik Sözler bıçaksırtı bıçak sırtı çatal bıçak takımı … Çağatay Osmanlı Sözlük